Bahar geliyor artık. Kıştan bunalanlar kendilerini dışarıya atacak, güzel havanın tadını çıkaracaklar yakında. Parklar koşuşturan çocuklarla ve onların şen çığlıkları ile şenlenecek.
Bahar geliyor … Yakında her yer yeşerecek, çiçekler açacak, çiğdemler boy gösterecek kırlarda. Sırayla düşecek cemreler, havaya, suya ve toprağa… Topraktan buharlar çıkacak coşkuyla…
Kuş cıvıltıları daha bir hoş gelecek kulağımıza. İçimizi saran kasvet havası bir bir dağılacak. Baharla birlikte biz de çiçek açacağız. Yeni umutlarla gelecek bahar.
Çocuklar daha bir sevinçle gidecekler okula. Okul dönüşü bahçede oyun oynamanın hayalini kurarak.
Bahar geliyor. İçim cıvıl cıvıl. Neşeli, huzurlu…
Bütün kederi, sıkıntıyı kışta bırakıp büyük bir coşkuyla karşılayalım baharı. Pırıl pırıl gökyüzü ruhumuzu aydınlatsın… Yaşama sevincimizi yeniden tazeleyelim, tıpkı yeni açan bir bitki filizi gibi…
İnişleri-çıkışları, kederleri-sevinçleri, acıları-mutlulukları ile hayat her şeye rağmen yaşamaya değer…
Güzel hava düşüncesi birden beni geçmişe götürdü…Daldım gittim oturduğum yerde…
Aklıma çocukluğum geldi, özlem duydum. Keşke geriye dönme şansım olsaydı. Neler mi yapardım? Şimdi ki çocukların yaşadıkları gibi asla yaşamazdım elbette…
Bizim dönemimizde çocuklar çok şanslıydı. Bizler evcilik oynardık, yakar top, saklambaç, tombik hatta erkek oyunu olduğu halde misket. Parklarda bisikletle gezerdik gün boyu.
Şimdi geriye dönsem herhalde miskette en başarılı ben olurdum. Çok özlem var ya serde… Saklambaçta beni bulana aşk olsun. Aaa bir de körebe vardı değil mi? Ebe olmaktan hiç hoşlanmazdım. Ama şimdi olsa seve seve…
Renk renk uçurtmalar gökyüzünü süslerdi. Biliyor musunuz ben en çok uçurtmaları severdim. Uçurtma özgürlük demekti benim için. Uçsuz bucaksız gökyüzünde özgürce süzülmek, her yeri kuşbakışı görmek muhteşem olmalıydı. Uçurtmanın üstünde olup onunla birlikte her yeri dolaştığımı hayal ederdim. Bir kartal misali süzülürdüm gökyüzünde. Oradan aşağıya bakıp el sallardım sevdiklerime…Ne güzel günlerdi…
Bahar geliyor. Keşke çocuklarımıza nefes alacak alanlar olabilseydi. Ve teknolojinin sağladığı imkanlar yüzünden çocuklarımız yalnızlığa itilmek yerine bizler gibi sosyal olabilselerdi. Bunca zaman geçmesine rağmen bizler hala çocuk ruhumuzu içimizde taşıyoruz.
Ya çocuklarımız?
Her şeye rağmen umutluyum hayattan. Bahar geliyor. Yakında kuzular otlaklarda boy göstermeye başlayacak. Daha ne olsun…
Hoş geldin bahar, hoş geldin. İçimize huzur, neşe verdin…
‘’Her tohumun kendi cinsinden meyve vermesi kaçınılmazdır ve düşünce de kaderin tohumudur.’’ Emmet Fox
SAĞLIK
(Bu hafta Cengiz Erşahin’in Cesaret Veren Öyküler isimli kitabından Vehbi Koç’un bir deyişini seçtim sizler için.)
Vehbi Koç’un bir deyişi;
Sağlığınızı 1 rakamı ile gösterin. Bundan sonra kazanacağınız bütün mevkileri, şan ve şöhretleri, kazanacağınız bütün maddi ve manevi varlıkları sağına sıfırlar olarak koyun.
Birler, milyonlar, trilyonlar elde edebilirsiniz… Sözgelimi…
Doğdunuz, sağ ve sağlıklısınız, 1 !
Okullar bitti, 10 !
Harika bir mesleğiniz var, 100 !
Sevdiniz,1000 !
Sevildiniz, 10000 !
Evlendiniz, 100000 !
Harika çocuklarınız oldu, 1000000 !
İşinizde zirveye çıktınız, 10000000 !
Dünya sizi tanıyor, 100000000 !
Dünya size tapıyor, 1000000000 !
Sağlık gitti, 000000000 !!!!!!!
Sevgili okurlarım, sağlığın değeri bundan daha güzel anlatılabilir mi? Sizlere sağlıklı ve çok mutlu bir hafta diliyorum… Sevgiyle hoşçakalın…
Dr. Hülya ÜNAL
Aile ve Yaşam Koçu
|