Bilindiği gibi Almanya’da TGD yani ‘’Türkische Gemeinde Deutschland’’ (Almanya Türk Topluluğu) isminde bir dernek var. Alman makamlar bu derneği muhattap alıyor ve derneğin başındaki isim Kenan Kolat. Başkan Kolat 12 Eylül 1980 (yani ihtilal olduğu gün)Türkiye’yi terk etmiş ve o dönemde CHP gençlik kolları başkanlığı yapmış (bk.: http://kerstin-griese.de/k_trifftkolat.htm).
Yalnız ben evvelden TGD ile ilgili bir makale yazmıştım. Bu makalede bu derneğin son derece başarız olduğunu belirtmiştim. Bunu yazarken de sıra sıra çözülmeyen sorunları sıraladım. Bu arada dernek ile irtibata geçme imkanı da çok kısıtlı. Herhalde insanların sorunlarını dinlemek istemiyorlar.
‘’Almanya Ruh Toplumu’’ başlıklı makalemde ayrıntılı şekilde bu konuya değindim (bk.: http://www.efecehaber.com/yazaroku.asp?ids=7074).
Bu bahsettiğim ve çözülmeyen sorunları burada tekrar bir hatırlayalım:
Örnek 1: Alman Merkez Merkez Bankası'nda 2010 senesine kadar Yönetim Kurulu Üyesi olan Berlin'in Sosyal Demokrat Partili (SPD) eski Maliye Senatörü Thilo Sarrazin „Lettre International“ dergisindeki mülakatında Türklere yönelik şunları söylemişti (bk.: Sarrazin ve Kelebek etkisi…
http://www.efecehaber.com/icerikoku.asp?ids=3756 ):
- "Türk çocukları yüzünden Berlin aptallaşıyor"
-"Türk ve Arapların manavlıktan başka işlevi yok, ekonomiye bir katkı sağlamıyorlar"
- ”Devletten geçinen, bu devlete karşı çıkan, çocuklarının meslekleri için yeterince ilgilenmeyen ve sürekli başörtülü yeni küçük kızlar üretenleri kabul etmek zorunda değilim“
- “Türkler, aynen Kosovalıların Kosova'yı yüksek doğum oranı ile fethettiği gibi Almanya'yı fethetmek istiyorlar”.
- “Eğer Almanlardan IQ olarak yüzde 15 daha zeki olan doğu Avrupalı Yahudiler olsaydı bu hoşuma bile giderdi”
Türk kuruluşları yaygara yaptı ve ne oldu? Sarrazin bir kitap yazdı ve daha kapsamlı şekilde düşüncelerini kitaba aldı. Bu arada partisi de kendisine sahip çıktı. Bu arada Necla Kelek isimli Almanya’da yaşayan Türk kökenli Alman bir sosyolog bayan da Sarrazin’i destekledi (bk.: „Tencere yuvarlanmış ve kapağını bulmuş“ - http://www.efecehaber.com/icerikoku.asp?ids=2815).
Netice: Sıfıra sıfır elde var sıfır.
Örnek 2: 1963’te Türkiye ile o zamanki ‘Avrupa Ekonomik Topluluğu’ arasında ‘Ankara Antlaşması’ olarak tanınan ‘Ortaklık Sözleşmesi’ imzalandı. 1973’te ise mevcut hakların kötüleştirilemeyeceğini garanti altına alan ‘Katma Protokol’ imzalandı. Yani eskiye dayalı bir anlaşmaya göre Türk vatandaşların Almanya’ya vizesiz giriş yapma hakkı var. Bu konuda Türkiye’nin lehine Alman mahkeme kararları da var ama buna Almanya uymuyor. Şu günlerde Avrupa ülkesinde hizmet sunan Türk vatandaşlara verilen ve sınırdaki memurun takdirine kalmış(!) kısmi hak tatmın edici değil; asıl önemli olan vize muafiyetin 1980 senesi öncesinde olduğu gibi turistik amaçla gelen Türk vatandaşları da kapsaması ama nafile.
Türk kuruluşları yaygara yaptı ve ne oldu? Durum ortada….
Örnek 3:Türk vatandaşların dahil olduğu belirli ülkelerin vatandaşları için çifte vatandaşlık yasaklandığında senelerce yaygara yapıldı ve ne oldu?
Avrupa Birliği’ne üye bir ülkenin vatandaşına Almanya çifte vatandaşlık hakkını veriyor ama Türklere yok- ilginç değil mi?
Sıfıra sıfır elde var sıfır…
Örnek 4: Alman ırkçılar senelerce Almanya’da kol gezip Türk vatandaşlarını öldürdü. Alman Istihbarat Dairesi’nin bu olaylar ile ilgi rolü hakkında bir takım ciddi soru işaretleri var. Yetkililer bir soruşturma komisyonu kurdu. Türk dernekleri seyirci ve komisyon üyelerinin iki dudak arasından çıkacak kelimelere bakıyorlar. Hiçbir şekilde soruşturma konusunda icrada pay alamadılar ve soruşturmanın sonucunu “yarabbi şükür” diye kabullenecekler.
Örnek 5: 2007 senesinde Berlin’de bir okula Türkçe konuşma yasağı getirildi. Yaygara yapıldı ama kanuna aykırı olduğu için yasak geri alındı. Şimdi Almanya’da başka bir okulda yine aynısı oldu. Kanuna aykırı olduğu için yine yasak geri alındı.
Türk dernekleri gitti kahveler içildi, tezahüratlar yapıldı ve sonuç? Ileriye dönük yine bir şey elde edilemedi. Makamlardan ne bir özür ne de olayın tekrarlanmaması için bir vaat alındı.
Türklerin yapı olarak aptal olduğunu söyleyen Sarrazin’e sahip çıkan partiye kendisi de üye. Neyse anlaşılan bir rahatsızlık duymuyor.
Şimdi ilginç olan şudur: Almanya’da Türkleri temsil etmeye çalışan bu dernek başkanının bir parti üyeliği var Almanya’da. Bunun hangi parti olmasının kesinlikle hiç bir önemi yok. Ama böyle bir vatandaş nasıl bağımsız politika yapsın? Kendisi parti çizgisinden çıkamaz ki.
Mesela Sayın Kolat Sarrazin ile aynı partide olmasaydı üzerine daha fazla giderdi. Şimdi ne oldu: Sarrazin kitap yazdı ve kendi reklamını yaptı. Ikisi de halen aynı partide.
Üstte linkini verdiğim ve bir Alman milletvekili ile yaptığı röpörtaja dayanan haberde CHP gençlik kolları başkanlığı yaptığı belirtilen ve Almanya’daki Türkleri temsil eden bir kişinin Türkiye’de 12 Eylül ve öncesi döneminin aktif bir politik aktörü ve belirli bir ideolojiye sahip olması ne kadar uygundur acaba?
12 Eylül 1980 yani ihtilal günü Türkiye’yi terk etmesi de ilginç.
Bu arada tekrar üstüne basarak belirteyim: Hangi Parti üyesi (olmuş) olması önemli değil, herhangi başka bir partide de rol almış olabilirdi.
Almanya’da baştan beri yaşayan yani doğup büyüyen ve herhangi bir parti üyeliği olmadan bağımsız bir şekilde gerçekleri konuşan o kadar genç , dinamik ve başarılı insan var ki bunların arasından niye kimseyi seçmeyip de bir parti kitabına sahip olan ve siyasi bağımlılığından dolayı uzaktan kumanda edilebilme ihtimalı yüksek bir vatandaşı başkan yaparlar bilemem. Mevcut durumun ne kadar efektif ve uygun oluşu siz değerli okurlarımın değerlendirmesine bırakıyorum.
Belki de çoğu sorunların çözülememesi başkanın siyasi açıdan bağımlı olmasından ileri geliyordur- kim bilir.
Ben şuna inanıyorum: Almanya’daki Türklerin eğitim düzeyi yükseldikçe kendilerini temsil eden kişiler konusunda daha doğru seçim yapacaklardır.
Belki de yakın zamanda Almanya’da yetişen Türk gençlerinden biri aralarından sıyrılıp doğup büyüdüğü ülkede bağımsız ve şeffaf şekilde kendi vatandaşlarını temsil eder.
O zaman ithal başkanlara da gerek kalmaz.
Bu arada eğitimli Türkler zaten Almanya’yı terk ediyor ve bu da düzgün temsil edilememenin doğal bir sonucu.
‘‘Almanya’ya göç ve (eğitimli) Türkler” başlıklı makalemde bu konuya değindim (bk.: http://www.efecehaber.com/yazaroku.asp?id=5514).
TGD Genel Başkanı Sayın Kolat’in parti arkadaşı “Sarrazin”’in Türklere bakış açısını ve marifetlerini merak eden sevgili okurlarım arzu ederlerse ‘‘Sarrazin ve Kelebek etkisi…..” başlıklı makaleme bir göz atabilirler
(bk.: http://www.efecehaber.com/yazaroku.asp?id=3756).
|