Türkçe öğretmeni Vali’ye ödev vermiş ve demiş ki:
“Marjinal kelimesini cümle içinde kullan”
Vali de öğretmene saygısından, üç cümlesinden birinde marjinali kullanıyor.
Marjinal aşağı, marjinal yukarı.
Sağdan marjinal, soldan marjinal.
Orta ölçekli yazılı ve görüntülü medya kuruluşlarında çaycılık yapacak beceriye sahip haberciler Vali’ye sorular yönetiyorlar.
Kendilerine göre siyasi ve sosyolojik derinliği bulunan sorularına karşılık Vali de onlara ninni söylüyor.
Hiç birisinin aklına en basit ve etkili soru gelmiyor:
-Vali Bey ! Marjinal ne demektir?
Başbakan kullandığı için onu ayak izlerine basarak yürümeye çalışan İstanbul Valisi böyle bir soru karşısında kamyondan düşmüş karpuz gibi dağılır.
Kullanış yerlerine ve biçimlerine baktığımızda başta Erdoğan olmak üzere, marjinale yapışanların bu kelimenin anlamını bilmedikleri anlaşılıyor.
“Marjinal” bir ekonomi sözcüğüdür.
Bir mal veya hizmetin değerinin son tahlilde, satıcının söz konusu mal veya hizmeti teslim etmek için yapacağı fedakârlık marjı ile alıcının bunu elde etmek için göze alacağı fedakârlık marjı arasında yapılacak bir kıyaslama ile belirlenebileceği fikridir.
Bu çerçevede, bir şeyin son birimi veya uç noktasına eklenen ilave birime marjinal; bir malın tüketilen ek bir biriminin sağladığı faydanın toplam faydada yaptığı değişiklik marjinal faydadır.
Türk Dil Kurumu Sözlüğünde marjinal “son birim” olarak geçmektedir.
Marjinale yüklenen diğer anlamlar tümüyle argo ve sokak jargonudur.
Erdoğan ve takipçiler de bunlara sarılmaktadır.
Ekonomik anlamının dışında marjinal’e en yakışan anlam “sıra dışı” tanımıdır.
Geçmişten kopuk, tarihle dargın hatta kavgalı olanlar “marjinallerin” insan yaşamındaki etkisini ve toplumlara getirdikleri devrim niteliğinde değişiklikleri bilemezler.
Kimlerdir bu marjinaller?
Peygamberlerin başlangıçtaki marjinalliklerini anımsayan var mı?
Musa Peygamber bir marjinaldir.
İsa Peygamber bir marjinaldir.
Muhammed Peygamber bir marjinaldir.
Musa Peygamberin karşısında Firavun ve Mısır, İsa Peygamberin karşısında Roma İmparatorluğu ve Yahudiler, Muhammed Peygamber’in karşısında tüm Arap’lar, yanında ise sadece eşi Hatice vardı.
O zamanlar henüz “marjinal” kelimesi bilinmediğinden, peygamberlere “deli, meczup, veya hasta” deniliyordu.
Peygamberler tebliğlerini açıklamaya başladıktan sonra gerçeği görenler yanlarında yer almaya başladılar.
Hepsi çok büyük zorluklarla karşılaştılar.
Sapkınların suçlamalarına sabırları ve akıllarıyla karşılık verdiler.
Mekke’de Muhammed Peygamberin yolunu izleyenler zulüm ve işkencelerle karşılaştılar.
İşkenceler ve hakaretler öyle noktaya geldi ki Muhammed Peygamber Mekke’den ayrılmak zorunda kaldı ve saklanarak Medine’ye göçtü.
Çünkü, Mekke’li sapkınlara göre o bir marjinaldi.
Uçmayı ilk başaran Mongolfiye kardeşler de marjinaller içinde yer alırlar.
Onların uçma çabalarını görenler alay etmişlerdir.
.
Gelelim en marjinal kişiye:
Mustafa Kemal Atatürk…
19 kişiyle İstanbul’dan Anadolu’ya giderek kafasındaki devrimi gerçekleştirmeye çalışmak
ancak sıra dışı bir insanın işi olabilir.
9 Temmuz 1919’da Ordudan istifa ederek tüm rütbe nişanlarını geride bıraktı
11 Mayıs 1920’de İstanbul Hükümeti tarafından ölüm cezasına çarptırıldı.
24 Mayıs 1920’de cezası Padişah tarafından onaylandı.
Eğer gerçeklere tutunarak doğru yolda gidilirse zafer marjinali kucaklar.
Başbakan ve Vali Gezi Parkındaki gençlere “marjinal” diyorlarsa :
Gençler ve onlara destek veren anne babalar doğru yoldadırlar.
|