Devlet ve millet olarak aynanın karşısına geçip kendimizden utanmalıyız!..
Türk ve Müslüman’ız… İslâm dünyasının en kutsal ay’ı Ramazan’da bile düşmanlıklar vahşet, zulüm, işkence devam ediyor… İnsanlar açlığa-susuzluğa mahkum ediliyor… Ve Müslüman’ız..! Ki Türk’üz..! İslâm coğrafyası kan ağlıyor… Komşumuz Irak’ta soydaşlarımız öldürülüyor, Suriye’de her gün onlarca insan öldürülüyor, Mısır’da halâ darbe süreci yaşanıyor ve demokrasi ile gelmiş bir lider darbe ile görevinden alınıyor! Ve Mursi’nin darbe ile görevinden alınmasında yine diğer Müslüman Arap ülkeleri darbecilere milyar dolarları bulan yardım akıtıyor! Öte yandan Arakan’da (Doğu Türkistan!) Müslümanlar diri diri yakılıyor ve bütün dünya seyirci kalıyor! Bu nasıl bir Müslümanlık ki batıya peşkeş çekiliyor, batının ekmeğine yağ sürülüyor, batıya ‘bayram’ yaptırılıyor! Türkiye’de de Gezi Eylemleri ile halâ bir ayrışma, kin/husumet ve öfke yaşanıyor! Ve Türk’üz ve Müslüman’ız..!
…açken tok yatan bizden değildir sözüyle irkiliyorum! Komşunun derdiyle dertlenmeyenleri gördükçe aynanın karşısına geçip bazen kendimden iğreniyorum! Şu mübarek Ramazan ay’ında tuttuğumuz orucun fazileti/nimeti boğazımızdan aşağıya inecek mi diye de hayıflanıyorum çoğu zaman! Bakıyorum da ekonomik durumu iyi, hali-vakti yerinde olanlarımızın birbirlerini en lüks lokantalarda iftara davet etmeleri ile irkiliyorum! Bu tür birkaç davette bana geldi, gitmeyi bırakın adeta isyan ettim..! Nasıl gidebilirdim ki?! Etrafımıza baktığımız zaman, açlık ve sefalet içinde, yoksulluğun pençesinde güncel dertlerin içine gömülmüş öyle insanlar öyle aileler vardı ki! Onlara bakıp kendi halimden utanıyorum! Onların derdine merhem olamadığım için de üzüntümden kahroluyorum! Karınca kararınca gücümüz yettiğince bir nebze de olsa nasıl faydalı olabiliriz sorusuyla kendimi test ediyor ve karıncalan beynimi zor frenliyorum! İsyanım kendime, öfkem kendime, zulmüm kendime..!
Ve geçmişteki eski Ramazanları hayal ediyorum..! Bundan otuz veya kırk yıl öncesini… Çocukluk ve okul yıllarımızı… Özlüyoruz be o Ramazanları… Hem de nasıl özlüyoruz..! Günümüzle kıyasladığımız zaman köprünün altından öyle sular akıp-gitmiş ki… O yıllarda Ramazanlar bir başka olurdu… Saygı, sevgi, yardımlaşma, kaynaşma, dayanışma çok başka olurdu.. Nerede o Ramazanlar(?)!.. Şimdi o Ramazanları öyle bir arıyoruz ki! Oruç tutmayanların oruç tutanlara, oruç tutanların da oruç tutmayanlara bir saygısı vardı. Aleni oruç yenmezdi. Oruç tutmayanlar mutlaka kendilerine bir kuytu-köşe bulurlardı… Ya şimdi..! Her şey aleni..! Kimsenin kimseye saygısı kalmadı… Kimse de kimsenin umurunda değil... O günlerden bu günlere ahlaki çöküntüden bahsetmeme gerek var mıdır bilmiyorum! Bir tek örnekle bunu ispatlayabilirim: o yıllarda sinemaya gittiğimizde, filmde bir kadın bacağı görebilmek için sinemanın içi yıkılırdı..! Ya şimdi..! Fuhuş, rezillik, kepazelik almış başını gitmiş.. Sokaklar salya-sümük fuhuş kokuyor! Ne kadınımıza saygımız kaldı ne erkeğimize… Çocuklarımız ise zamane..! Bilgi çağında ahlaksızlığın en uç noktalarında zehirlendikçe zehirleniyor… Bunlar bizim çocuklarımız...
Gelecek nesillerimiz…Yazık, çok yazık…
Şimdi mevcut iktidara sesleniyorum: siyasi, ekonomik, sosyal, ilmi, medeni çağın zirvesine de çıksanız toplumdaki ahlaki yozlaşmanın önüne geçmediğiniz sürece iki elimiz iki yakanızda olacaktır..! Devleti ve milleti çağdaş, müreffeh, medeni ülkeler seviyesine çıkarsanız bile toplumdaki ahlaki yozlaşmanın önüne geçmek için adımlar atmadığınız sürece vallahi öfkemiz üzerinizde olacaktır! Bu millet özünden/sözünden, tarihinden, kültüründen, inançlarından, geleneklerinden, törelerinden uzaklaştıkça uzaklaştı… Bir acayip millet, bir acayip devlet olup çıktık! Türk ve Müslümanlığımızla diğer devlet ve milletlere örnek olacağız diye bir de övünürüz! Böyle mi öncü olacağız?! Bu rezillikle mi?! Bu kepazelikle mi?! Yolsuzluklar, vurgunlar, soygunlar, haksızlıklar, hukuksuzluklar, zulümler, işkenceler, kin ve husumetler, etnik ve dini ayrıcalıklar, mezhep kavgaları içimizi kurt gibi kemirirken bırakın başka devletlere ve milletlere örnek olmayı önce kendimize bir çeki-düzen vermeliyiz!
|