Hangi mesleği icra edeceğim konusunda küçüklüğümden beri boşuna bir kaygı ele geçirmemiş beni…
Düşünüyorum da…
Allah'tan erkek doğmamışım. Asker falan olurdum da alimallah…
Doktor da olmadım ya. Talihsiz hastanelerde bulunabilirdim da neler gelirdi başıma.
Gazetecilik okudum. Mesleğimi hiç yapmadım. Üzüldüğüm bir husustu. Seviniyorum şimdi. Yalakalık yapamazdım. Yapamayınca da…
Öğretmen olmayı çok istemiştim. Okulunu kazandığım halde ailem tayin edildiğim yere göndermez diye gitmedim. Atama yapılma durumlarını görünce oh çok şükür diyorum. Öğretmen olsam oyumu kendime saklayacaktım bir de.
Avukat olmayı hiç düşünmedim ama etiket üzerimde kaldı. Arkadaşlarıma tembih ettim bana bundan sonra "avukat gibi kadınsın" demeyin diye. Ne olur ne olmaz!
Evet, haksızlığa gelemem hiç. Çatır çatır konuşurum. Tabii özel yaşantımda bu. Yazarken temkinli olmak da yarar var bildiğiniz gibi…
Ülkemizde yaşamak gittikçe zorlaşıyor. Şartlar gitgide ağırlaşıyor. Ben bu ülkeyi seviyorum. Türklüğü seviyorum. Bayrağımı seviyorum. Ve kaldıramıyorum bazı olayları.
Bayrağım indiriliyor hastane kapılarında. Kimsenin gıkı çıkmıyor. Patriotlar dayandı limana. Ses yok!Yabancı askerler patır patır yerleşiyor toprağıma. Hatta gidip camimden Kuran'ımı alıp parçalıyorlar. Kadın saçının bir telinin gözükmesine laf edenler nerede?
Çocuklarımıza sahip çıkamayıp onların adını sokakla sıfatlandırırken üç çocuk az, çok çocuk ( beş olmalıymış) geleceğimiz deniyor;sonra da ulusal istihdam projesi ile asgari ücretlinin aylığında yüz lira indirim yapılıyor.
Bir yandan şehidimin kemikleri sızlayıp duruyor…
Gel de sus şimdi…
|