Güven bir duygudur.
İnsanların birbirlerine güveni kalmadı.
Hatta en yakınlarına bile.
Tabi ki bunun çeşitli nedenleri var.
Eskiden demeyi pek sevmem ama burada kullanmadan geçemeyeceğim.
Eskiden güven vardı.
Çünkü kandırma, aldatma günümüzde olduğu kadar yoktu.
İşveren işçisine, işçi işverenine güvenirdi.
Şimdi öyle mi?
Memurla müdürlerine, müdürler memurlarına güvenirdi.
Şimdi öyle mi?
Babalar, analar çocuklarına, çocuklar babalarına analarına güvenirlerdi.
Şimdi öyle mi?
Baba konuşurken oğlu, “oha be baba” diyebiliyor.
Mahalleli muhtarına, muhtar mahalle sakinlerine güvenirdi.
Şimdi öyle mi?
Seçmen, milletvekiline eskiden de güvenmezdi ama şimdi hiç güvenmiyor.
Günümüzde bu güvensizlik doruğa çıkmış durumda.
Zaten milletvekilliğinin de kıymet – i harbiyesi kalmamış durumda.
Kardeşin kardeşe, babanın oğula, oğulun babaya güveni kalmadı.
Komşu komşuya güvenemez oldu.
Ayrıştırma, kutuplaştırma, sizden bizden politikasının sonucunda, güven dediğimiz duygu, törpülendi, dumura uğradı.
Aşıya güvensizlik, açıklanan korona sonuçlarına güvensizlik aldı başını gidiyor.
Biz nasıl ve ne zamandan beri böyle güvensiz olduk?
Tuz koktu, yerine güvensizlik yeşerdi.
Hadi böyle bir güvensizlik ortamında bana güvenin desem, kaç kişi güvenebilir?
Yine de bunları es geçin, birbirinize güvenin.
Aksi durumda durum daha da güvensiz bir ortama döner.
O zaman pişmanlıklar başlar ve herkese “bade harab –ül basra” diye yakınmak düşer
|