Bugün iki konuya değineceğim;
Biri Eğitim Komisyonundaki kargaşa.
Diğeri de Sivas davasının zamanaşımı…
Parlamentoda, olayların bir türlü bitmediği Eğitim Komisyonundaki üyeler, mutlaka eğitimli insanlardır.
Ancak bu komisyonun üyelerinin, pedagojik formasyon alıp almadıklarını bilemiyorum.
Hani fakülteyi bitirdikten sonra öğretmen olmak isteyenlerden istenen formasyon.
Öyle bir belge olmayınca öğretmenlik yapamayacaklarını, almak için baş vurduklarında da para ile verileceğini öğrendikleri pedagojik formasyon…
Bana sorarsanız, bu Eğitim Komisyonu üyelerinden de böyle bir belge istenmeli.
Belki o zaman, önlerine gelen eğitimi biçimlendirme konusunu yumruklaşmadan, uzlaşarak çözerler.
Yoksa bu komisyondan sağlıklı bir şey çıkacağına inanmıyorum.
İnanmak istiyorum ama gidişat bunu gösteriyor…
Öteki konumuz, Sivas olayı davasının zamanaşımına uğraması konusu.
Sivas yangını, haklı olarak yine gündemde.
O kadar insanın yanarak ölmesine neden olanların davası, zamanaşımına uğrayacakmış…
Gazeteler, televizyonlar, bu zamanaşımına 15 gün kaldı, 14 gün kaldı, 13 gün kaldı derken sürenin sonuna gelindi.
Bu vahşet davasının süresi yarın doluyormuş.
Yani dava zamanaşımına uğrayacakmış.
Böyle bir davanın zamanaşımına uğraması demek, insanlığın zamanaşımına uğraması demektir.
Hukukun zamanaşımına uğraması demektir.
Adaletin zamanaşımına uğranası demektir.
Vicdanın zamanaşımına uğraması demektir.
Allahuekber çığlıklarıyla, o kadar aydın insanın yanarak ölmesine neden olanları, bakalım Allah affedecek mi?
Eğer bu cennet ülkede, hukukun üstünlüğü diye bir kavram geçerliyse, bu dava zamanaşımına uğramaz.
Eğer bu cennet ülkede, hukukun üstünlüğüne inanmış hukuk adamları varsa, bu dava zamanaşımına uğramaz.
Tam da bu sırada 12 Eylül’ün işkencecilerinin belirlenmesi için 47 ilin ilgili makamlarına Ankara’da yazı yazılıyor.
Neymiş efendim?
12 Eylülcüler, işkenceciler yargılanacakmış.
Bir tarafta Sivas vahşetine neden olanların davası için zamanaşımı tartışılıyor, öteki tarafta 12 Eylülcülerin ve işkencecilerin yargı karşısına çıkarılacağı dillendiriliyor.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diye sormazlar mı adama?
Allah’ım, sen aklıma mukayyet ol!...
|