Benim lise mezunu çocuklarım, bir üniversiteye girebilmek için harıl harıl emek verirken, babaları çocuklarının geleceği düşünerek, aşından ekmeğinden kesip onların okuyabilmesi için her türlü fedakarlığa katlanırken, Suriyeli sığınmacıların, üniversite çağındaki çocuklarının, üniversitelere sınavsız girmelerine şaşıp kalıyorum.
Benim üniversite mezunu gençlerim boşta gezerken, ithal edilecek yabancı uyruklu üniversite mezunlarının nerelerde istihdam edileceklerini merak ediyorum.
Hadi konuyu değiştirelim.
Türkiye, İstanbul’da yeni açılan Marmaray deniz altı geçidi konusunda, açılıştan hemen sonra yaşanan arızalara kilitlenmiş.
Hani İstanbul ülke nüfusunun neredeyse % 25 inin yaşadığı metropol bir dünya kenti ya.
Gaziantep’i aklına getiren bile yok.
Varsa İstanbul yoksa İstanbul.
Oysa şu anda Gaziantep’in hali pek iç acıcı değil.
Suriyeli sığınmacısıyla, Suriye plakalı araçların trafik kurallarını hiçe saymasıyla, bir semtte oturan halka bilgi verilmeden, yollarının onarım ve raylı sistem çalışmaları için kapatılmasıyla Gaziantep de allak bullak bir durumda.
Tamam, yıkmadan yapılmaz, anladık ama plan program hak getire.
Gaziantep’in batısına düşen İbrahimli, Güvenevler, Fatih, Atatürk Mahalleleri, en çok 10 – 15 yıllık mahalleler.
İmar planlarında hatır – gönül hesapları yapıldığından, bu yeni yerleşim bölgeleri trafik açısından tıkanmış durumda.
Yolları yol değil, kaldırımları kaldırım değil, kavşakları kavşak değil.
Bakın, daha ülkenin 6. Büyük kentinin varoşlarından söz etmiyorum.
Oralar zaten Allah’a emanet durumda.
Allah bu kentte yaşayanların yardımcısı olsun demekten başka ne yapabiliriz?
Oysa Allah insana akıl vermiş, iz’an vermiş ama bu değerleri kullanan kulu kalmamış, Allah ne yapsın?
Her şey Allah’a emanet.
Şimdi ne yapıyoruz?
Meclise türbanı soktuktan sonra, pantolon meclise girer mi girmez mi diye tartışıyoruz.
Şimdilerde meclisin konusu artık pantolon…
Bu arada yüksek politika el sıkarak, el sıkışarak sürüyor.
Halkı yönetme gibi kutsal bir ödevi olan politikanın, günümüzde düştüğü durumu görebiliyor muyuz?
Göremiyorsak, her şeyi hak etmiş durumdayız.
5 Ay sonra yerel seçimler yapılacak.
Seçmen, kendisini yönetecek olan yerel yönetici için, herhangi bir partinin logosuna mührünü basacaksa, yine söylenecek bir şey bulamayız.
Bir kenti yerelde yönetecek olan belediye başkanı için, Ankara ipi elinde tutuyorsa ve o kentte yaşayanlar bu politikaya boyun eğiyorsa, boşuna yazıyoruz, boşuna konuşuyoruz.
Allah aşkına biri de çıkıp bana “arkadaş haksızsın” desin.
|